27 Şubat 2015 Cuma

Buick 8-Stephen King


Herkese merhaba. :) Bildiğiniz üzere bu aralar Ateş serisini okuyordum. Serinin son kitabı kalmıştı sadece. Gölge Ateşi'ne de başladım. Hatta 200 sayfa falan okudum. Ancak bırakmak zorunda kaldım. Nedeni kitabın kötü olması değil, çok güzel devam ediyor. Kitapta sevmediğim bir şey oldu. Sinirden bırakmak zorunda kaldım. Sinirim geçtiği zaman okumaya devam edeceğim. İşte bunları yaşarken birden King okumak aklıma geldi. Nasıl özlemişim anlatamam. Yıllardır ayrı kalmışız gibi hissettim kendimi.

Buick 8 beklediğimden  çok farklı çıktı. Konusu hakkında hiçbir fikrim olmadığı için şaşırttı beni. Arabalı bir kitap olunca konuşabilen bir araba bekliyor insan. Sahibine kötü fikirler aşılayıp uçuk şeyler yaptıracağını sanıyordum. Ona buna çarpıp kötü adam gülüşüyle sokaklarda dolaşan bir Buick 8 bekliyordum. Alakası yokmuş. Kitabın çok daha gizemli bir havası var.

22 Şubat 2015 Pazar

Rüya Ateşi-Karen Marie Moning


Herkese merhaba. :) Nefret ettiğim pazar gününü böyle muhteşem bir kitaba ayırdığım için çok mutluyum. İntikam Ateşi'ni bitirdiğim zaman yeni kitaba başlayamayacağımı söylemiştim. Çokta ciddiydim. Ancak o son üzerine uyuyunca üzerimdeki bütün sıkıntı yok oldu. Moning'in olayları düzelteceğine inandım ve kitaba başladım. Yorumuma başlamadan önce yayın evi değişikliğinden söz etmek istiyorum. Bildiğiniz üzere seri el değiştirip Artemis yayınları tarafından çıkarılmaya başladı. Hakkında çok fazla olumsuz yorum okumuştum. Bazılarına katılıyorum elbette. Üç kitap boyunca bize bazı kavramlar söyleniyor. Haliyle de o kavramlara alışıyoruz. Ancak Rüya Ateşi'nde bu kavramlar tamamen farklı isimlerle değiştiriliyor. Birazcık okuyunca çözüyorsunuz ama bu değişikliği çok saçma buldum. Barbaros Bostan'ın yaptığı bu hareket okuyucuyu salak yerine koymaktır. Kavramlar haricinde de öyle okumayı engelleyen bir şey yok. Mac aynı Mac yani. Beğenmediğim diğer ise kapak tasarımı. Böyle parlak, iğrenç bir şey yapmaya ne gerek vardı. Epsilon'un kapaklarını çok beğeniyordum ben.

Bu kitap diğerlerinden farklı olarak Dani'nin anlatımıyla başlıyor. Zaten kız inanılmaz eğlenceli biri ve onun bölümlerini okumak ayrı bir güzel. Hep o devam etseydi hiç üzülmezdim. Kendini herkesten havalı bulması, kötüyü umursamaması, kuralları takmaması çok iyiydi. Ancak daha sonra Mac'in bölümlerine geçip Dani'ye veda ediyoruz. Kitabın konusu hakkında çok bahsetmeyeceğim çünkü önceki kitap öyle bir yerde bitti ki ne dersem heyecanı kaçar. Bu serinin en cazip yönü belki de sırlardır. İnsan umutlanıyor belki bu kitapta bazı sırlar açığa çıkar diye ama nafile. Üzerine daha fazla sırlar ekleniyor. Moning'in hakkını yemeyelim çok küçük bir sırrı açıklamış. Ancak o sırrı başka bir sırra birleştirince hiçbir anlamı kalmıyor. Yine inanılmaz heyecanlı bir sonla bitirdi kitabı. Hemen diğer kitabı alıp okumamak için kendimi zor tutuyorum. Çünkü o kitapta her şey açıklanacak. Hem bütün sırları öğreneceğim diye seviniyorum hem de seri bitiyor diye üzülüyorum. Neyse ki son kitap öyle incecik bir şey değil. Her kelimesini sindire sindire okumalıyım. Gelelim iki erkek karakterimize. Barrons bu kitapta da beni delirtmeye devam etti. Ben biraz yumuşamasını beklerken adam daha kaba saba biri oldu. Son kitapta düzeltsen de artık boş, Moning. Barrons'la ilgili bütün teorilerim de boşa çıkmaya başladı. Gelelim Moning'in dışladığı Vlane'e  Size de Vlane dışlanmış gibi gelmiyor mu? Kitapta en sevdiğim erkek karakter oysaki. Kimse değerini bilmiyor adamın. Herkeste bir ona güvenmeme havası var. Bende güvenmiyorum. Hatta son kitapta bir pislik yapacağına inanıyorum ama şuana kadar gayet yardımsever biriydi. Barros'dan biraz korkuyor ama hangimiz korkmazdı?  Başına bir şey gelecek diye çok korkuyorum. Gelirse de gözümden düşersin Moning.

Bu kitapta diğer kitaplardaki gibi aşırı bir olay yok. Sona hazırlık gibi bir şey diyebilirim. Asıl aksiyonu son kitapta yaşayacağız galiba. Ben hemen diğer kitaba başlayacağım. Yarın okul olmasa bitirirdim ama maalesef var. Sıranın altında okuma hızıma bağlı olarak biraz gecikecek galiba yazı. Okuduğunuz için teşekkür eder, iyi günler dilerim. :)

21 Şubat 2015 Cumartesi

İntikam Ateşi-Karen Marie Moning


Herkese merhaba. :) Eski kitap okuma isteğimin içime doğduğu şu günlerde çok güzel bir kitapla daha karşınızdayım. Belki de Ateş serisini okumam bu isteği tetiklemiştir. Çünkü seri mükemmel bir şekilde devam ediyor. Diğer kitaplara göre farklı bir dünyanın içine girmek, klasikleşmiş karakterlerden kurtulmak keyif verici. Ancak bir şeyi itiraf etmek istiyorum. İlk iki kitabı okuduktan sonra bu seri için iyi şeyler düşünmüştüm ama bitirdikten sonra unutacağım bir seri olarak görmüştüm. Ancak çok erken karar vermişim. İntikam Ateşi bu seri için dönüm noktası oldu. İsterse kalan iki kitapta Moning saçmalamış olsun bu seriyi hiçbir zaman unutmayacağım.

18 Şubat 2015 Çarşamba

Kan Ateşi-Karen Marie Moning



Herkese merhaba. :) Aslında bu yorum çok daha önce gelecekti ama internetin olmaması nedeniyle ertelendi.  İnternetin olmamasının en güzel tarafı da daha fazla kitap okumak. Bilgisayarın başında çok fazla zaman harcadığımı fark ettim. Ayrıca kitap hakkında çok fazla yorum yapamayacağım çünkü ne söylersem spoiler olacakmış gibi hissediyorum. Hemen şunu da söylemeliyim ki birinci kitaptan çok ufak spoiler olabilir.

Bu kitapta da Mac, Güç Objeleri'ni arıyor. İlk kitaptaki gibi geniş yer verilmiyor ama. Kan Ateşi'nde olaylar biraz daha derinlemesine inceleniyor. Yeni karakterler katılıyor, yeni olaylar oluyor. Ancak Mac'in kararlılığı devam ediyor. Bu huyu da inanılmaz hoşuma gidiyor. Diğer kitaplarda kadın karakterlerin kafasına göre iş yapması hiç hoşuma gitmezdi. Ancak Mac haklı olarak gizli işler yapabiliyor. İsterse gitsin ölsün ama ben her zaman Mac'i destekleyeceğim. Gelelim diğer karakterimiz Barrons'a  Ne gizemli bir karaktermiş ya. Mac bir şeyler soruyor ama Barrons cevap vermiyor ya kafasına vurasım geliyor.-Vuramam ama hayal işte.- Kardeşim biraz bilgi versene. Bizde insanız, merak ediyoruz. Yazımı bitirmeden benim en sevdiğim karakterden bahsetmek istiyorum. Vlane'e bayılıyorum. Pislik biri olabilir ama konuşması, hareketleri çok ilgi çekici. Üçüncü kitapta daha fazla rol almasını umuyorum. Yazımı da burada bitiriyorum. Çok kısa bir yaz oldu farkındayım ama yukarıda dediğim gibi ne yazarsam spoiler olacak. Hemde şuan yazdığım klavyeye alışamadım bir türlü. Bunları yazarken birle çok zorlandım. Üçüncü kitaba hemen başlayacağım demiyorum çünkü başladım bile. Hepinize iyi günler diliyorum. Bol okumalar. :)

15 Şubat 2015 Pazar

Karanlık Ateş-Karen Marie Moning




Herkese  merhaba. :) İnternet üzerinden alışveriş yapmanın belkide en kötü yanı beklemektir. Siparişin hazırlanmasını, kargoya verilmesini, kargonun gelmesini, dağıtıma çıkmasını beklersin. Benim gibi sabırsızsanız da bu beklemeler 2-3 gün değilde yıllar gibi gelir. Son verdiğim siparişte de bayağı bekledim. Yurtiçi Kargo gerçekten çok yavaş çalışıyor. Bari evime gelmiyorsunuz ben gelip alıp düşüncesi içerisinde bayilerini aramama rağmen telefonlarını açmama gibi bir huyu da var bu kargo şirketinin. Bende hem gezerim hem de kitaplarıma kavuşurum düşüncesiyle dışarı çıkmaya hazırlandım. Apartmanın kapısından çıkıp 20 adım ilerledim ve o beyaz atlı kargocuyu gördüm. -kargocuya ne denir bulamadım bir türlü, var mı bunun başka bir adı?- Bütün apartmanların kapısına bakarak yanıma doğru yaklaştı. ''Öhö öhö acaba Doğukan Şık'a mı bakmıştınız?'' sorusunu yöneltmem ile adamın yüzünün ışıldaması bir oldu. Merdivenleri çıkmaya eriniyordu galiba. Kargomu hemen aldım ve eve koştum. Zaten hiç gezmek istemiyordum. Kitabıma kavuşmuştum sonunda ama hemen okuyamadım. İşlerimden dolayı kitabı rafa kaldırdım ve hüzünlü bakışlarla ondan ayrıldım. Neyse ki bugün öğleden sonra okuma fırsatı buldum ve hemen bitirdim. Kitabın bu kadar iyi olacağını tahmin edemezdim.

11 Şubat 2015 Çarşamba

Amber Yıllıkları-6


  

Herkese merhaba. :) Bu gece saat 2 civarlarında Ben Howard olma hayalleri kurarken hangi kitabı okuyacağıma karar vermediğimin farkına vardım. Elimde çok fazla seçenek vardı ve bir türlü seçemiyordum. Bazı insanlar ani kararlar alır ya. Mesela okuduğu bölümü bırakıp tekrar sınava hazırlanır ya da işten ayrılıp dünya turuna çıkar. Benimde aldığım ani karar Kıyametin Koz Kartları'na başlamak oldu. Galiba kitaplarım içinde en son okumayı düşündüğüm kitap buydu ama birden elime aldım ve başladım. Kısacık bir kitap olmasının ve akıcılığının da sayesinde az önce kitabı bitirdim. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi pek sevgili Corwin bu kitapta yok. Onun yerine başka bir anlatıcıyla seri devam ediyor. Kitap hakkında yorumlarıma geçmeden önce şunu da belirtmek isterim ki bu kitap hakkında spoiler vermeyeceğim ama ilk beş kitap hakkında spoiler olabilir. Önceki kitapları okumadıysanız bu yazının kalanını okumayınız lütfen. Neyse anlatıcının değişimi ister istemez insanı tedirgin ediyor. Helede çok sevdiğiniz bir kişiden ayrılacağınızı bilmek daha da kötü oluyor. Neyse ki yabancıya vermemişler ipi. Yeni anlatıcımız Corwin'in Merlin. Babası kadar zeki değil ama idare değil. Hem daha genç o da zamanla olgunlaşacak. Merlin'in her yıl belli bir zamanda öldürme teşebbüsüne uğruyor. Yine aynı tarihte öldürülmeyi beklerken eski kız arkadaşı Julia'nın öldürülmesiyle iyice işin içinden çıkamaz hale geliyor. Yaptığı incelemeler sonucunda Julia'nın bir şeyler bildiğinin farkına varıyor. Yukarıda Merlin için babası gibi zeki değil demiştim. Gözünün önündeki şeyleri görmüyor resmen Merlin. Bir insan bu kadar mı saf olur ya? Seni birileri uyarmış şöyle böyle yapma diye ama hala kafasına göre hareketler yapıyor. Kaderi de babasınınkine benzeyecek çocukcağızın. Bu arada Amber'de de olaylar karışık. Bir suikast telaşı var ortalıkta. Yine herkesden şüphelenmeye başlıyorsunuz. Zaten bu serinin sevdiğim yönü de entrika dolu olması. Kime güveniyorsanız ihanet ediyor. Hep bir çıkar peşindeler. Kitap boyunca hep bir sır var. Sürekli merak ediyorsunuz. Onu açıklasalar başka bir şey çıkıyor. 

10 Şubat 2015 Salı

Ozan Beedle'ın Hikâyeleri-J. K. Rowling


Harry Potter ve Melez Prens'de Dumbledore'un Hermione bıraktığı kitap olan Ozan Beedle'ın Hikayelerini sonunda okudum. Çoğu kişi Harry Potter serisini bilir. Kitapları ve filmleri dünya çapında iyi bir üne sahiptir. Bu haklı ün beni çok etkilemişti. Saatlerce Harry Potter okur yinede bıkmazdım. Yıllar sonra tekrar bu dünyaya dahil olmanın vermiş olduğu tatlı heyecanı anlatamam. Gelirinin yardım kuruluşlarına verilmiş olması ise ayrı bir güzel. Bu kitap için bizim dünyamızdaki masalların büyülü dünyadaki karşılığı diyebiliriz. Masal kitabı olduğuna bakmayın gayet zevkle okuyorsunuz. Zaten yüz sayfacık bir şey. İçinde isimleri Büyücü ve Zıplayan Kazan, İyi Kader Çeşmesi, Sihirbazın Kıllı Kalbi, Babbity Rabbitty ve Kıkırdayan Kütüğü ve Üç Kardeşin Hikayesi olan 5 tane hikaye var. Konularından bahsetmeyeceğim çünkü kısacık hikayeler ve klasik masallarımıza benziyor. İyiler her zaman kazanır, kötü davranışlarda bulunmamalıyız temalı hikayeler. Kitabın güzel tarafı her hikayeden sonra Profesör Dumbledore'un notları olması. Kurgu bir dünyanın içinde oluşan kurgular okumak daha bir keyif verici. Kitabın başlarında J.K Rowling Muggle okuyucular için bazı açıklamalar ekledim diyor. Çünkü Dumbledore notları büyücü okurlar için yazmış. J.K Rowling'de sanki bir çevirmenmiş gibi olaya dahil oluyor. O dünyanın kurgu olması seni rahatsız etmiyor çünkü hissetmiyorsun. Büyücüler tarafından hor görülünce bozuluyorsam kendimi kitaba kaptırdığım içindir. Bu hikayeleri gelecekte çocuklarıma okutacağım. Bunlarla büyüsünler, sonrada Harry Potter serisini okutup normal okul hayatlarını bitirmeyi planlıyorum.Veda etmeden önce son bir şey daha söylemek zorundayım. Bu kitabı okuyarak King okumaya ara vermiş oldum. Yani istediğim zaman tekrar King'e dönebilirim. Hepinize bol okumalar. :)

9 Şubat 2015 Pazartesi

Eğlence Parkı-Stephen King


Herkese merhaba. :)  Öncelikle bugün kısa bir yazı yazacağımı belirtmek isterim. İçimde nedensizce bir kırgınlık var. Tuşlara basarken bile acı çekiyorum hepinizden özür dilerim. King okuduğum şu günlere bana önceden saçma gelen ancak şuan yapacağım bir şey gerçekleşecek. Ama önce kitabımızın konusuna geçelim. Kitabımızın kahramanı Devin üniversite öğrencisidir. Sevdiği de bir kız var ki Allah düşmanımın başına vermesin. Mıymıntı insanlardan nefret ederim ve Wendy tam bir mıymıntıydı. Wendy ile ayrılmaları sonucu ise Dev geçici bir iş arayışına giriyor. Şans eseri de Eğlence Parkı'nda bir iş buluyor. Bu parkta zamanında bir cinayet işlenmiştir. Dev ise fazla merakın iyi bir şey olmadığını öğrenmediği için bu cinayet ile ilgili bilgi toplamaya başlar. Ha şunu da söylemeden edemeyeceğim katili hemen buldum. Katilin inanılmaz ortada olduğunu düşünüyorum. Tabi kitap ''katil bulmaca'' temalı olmadığı için pekte önemsemedim. Çünkü cinayetin incelenmesinde önce daha başka olaylar oluyor. Dev işe giderken sürekli bir çocuğa el sallar ve karşılık alır. İşin ilginç tarafı annesi hiçbir zaman karşılık vermez. Annesini de sevmedim zaten.Ne yaşamış olursa olsun nezaketsiz insanlara garezim var. Dev bu hayatına devam ederken parkta birazda ünlü olur, bununda yardımıyla cinayete daha fazla yoğunlaşabilir. Konu hakkında bu kadar yazdığım yeter, akıcılığa geçeyim birazda. Kitap oldukça akıcı ama uzatılmış mı sorusunu aklıma getirdi. İncecik kitap be kardeşim nesi uzatılmış diyebilirsiniz ama baştaki konuların biraz fazla işlendiğini düşünüyorum. Yani parktaki günler daha kısa tutulabilirdi. King denince akla gelen genellikle ''korku'' oluyor. Öncelikle buna katılmadığımı belirteyim. Çok fazla King kitabı okumadım ama okuduklarım içinde korku türünde çok az kitap vardı. Yani her King kitabı için ''Bu ne yea, hani korku yazıyordu bu adam?''  demeyin. Bu kitap için korku unsuruna gelecek olursak kısa kısa gerilim bölümleri vardı. Şöylede bir şey var, ben yapay her şeyden korkarım. Yapay derken mesela bir kitapta çok küçük bir korku bölümü varsa ben hemen korkarım. Gerçek hayatta mezarlıkta yatar yine korkmam(sallıyorum) ama kitaplarda durum böyle. Neyse kısa yazacağım demiştim ve kitap hakkımdaki görüşlerimi burada bitiriyorum.


6 Şubat 2015 Cuma

Kubbenin Altında-Stephen King




Herkese merhaba. :) Uzun zamandır merak ettiğim kitabı sonunda okuma fırsatı buldum. Kitabın 1024 sayfa oluşu başlamadan önce beni korkutsa da akıcılığı sayesinde zorlanmadan okudum. Çoğunuz biliyorsunuzdur ki Kubbenin Altında'nın birde dizisi  var. Ben daha önceden 1. sezonunun sezon finaline kadar izlemiştim. Belkide hayatımda izlediğim en kötü dizi olabilir. İnanılmaz sıkılmış ve bırakmıştım. Konu olarak ilgi çekici olabilir ama iyi işleyebildiklerini düşünmüyorum. İşte konunun o ilgi çekiciliği beni kitabı okumaya zorladı. Şunu da belirtmek gerekir ki ben hiçbir zaman kitabı olan dizi yada filmi izlemem. Ancak bunda kitabın varlığından haberim olmadığından 1 sezoncuk spoiler yemiş olabilirim. Neyse ki kitapla dizi bana çok farklı geldi. Belkide diziyi tam hatırlayamadığım için spoiler olan yerleri anımsayamamış olabilirim. 

Kitapta 50 civarı insan 3 tanede köpek var. O 50 civarında ki insanların adlarını bir kere bile  karıştırmadım ama o 3 köpeğin adlarını durmadan karıştırdım. Kitabın ilk sayfalarında karakter listesi var. İlk gördüğümde kafamda tutamayacağımı düşünmüştüm. Neyse ki sorun olmadı.

2 Şubat 2015 Pazartesi

Çağrı-Stephen King


Herkese merhaba. :) Tüm hızımla Stephen King okumaya devam ediyorum. Belki eski hızıma oranla yavaş okuyor olabilirim ama son zamanlarda eski hızıma biraz yaklaştığımı hissediyorum.  Çağrı'yı çok daha erken bitirebilirdim aslında. Hem akıcı dili hemde yazıların büyüklüğü okumayı kolaylaştırıyordu. Ancak kitabın basımı hızlı okumamı bayağı etkiledi. Yazılar sayfanın başına çok bitişikti. Çok az boşluk bırakılmıştı. Haliyle kitabı biraz açmak zorunda kalacaktım. Eee buda yapacağım son şey olacağı için okurken zorlandım biraz. Zaman zaman kitapla aramda 15 cm aralık bile bulunmuyordu. Bu olumsuzlukları takmadım ve kitabı bitirdim.